Varis hastalığında ana damar denilen ve kalp cerrahisinde ek damar olarak kullanılan toplardamarlarda genişleme ve bu damarlar içerisinde bulunan, valf görevi yapan kapakçıkların bozulması neticesinde, bu damara müdahale gerekliliği doğmaktadır. Yıllar içerisinde yapılan çalışmalar sonrasında, bu damarın çapının belli düzeyin üzerinde olması varis hastalarının şikayetlerinde ve yaşam kalitesinde ayı zamanda oluşan komplikasyonların sıklığında artışa yol açması nedeniyle, bu damarları ameliyat ile çıkarılması, varis tedavisinde altın standart olarak kabul görmüştür.
İlerleyen teknolojik gelişmeler sonucunda, bu damarın vücuttan çıkarılmadan sadece damarın tıkanmasına yönelik tedaviler ön plana çıkmıştır. Önceleri damar içine sokulan katater yardımıyla lazer enerjisi sonrasında radyofrekans enerjisi ile damar duvarları tahrip edilerek, damarın kendiliğinden kapanması uygulaması son on yılda sık uygulanan yöntemler olmuştur. Bu uygulamaların sonuçları başarılı olduğu görüldükten sonra, işlemlerin yan etkilerinden ve tedavi sürecindeki olumsuzluklardan kaçınmak için (sinir hasarı, anestezi uygulamaları gibi) damarın, dışarıdan verilen kimyasal bir ajan ile kapatılması uygulaması geliştirilmiştir. Köpük tedavisinde alınan başarılı sonuçlar da göz önüne alındığında, venablock / variclose adı verilen, damar içine siyanoakrilat uygulaması ile damarın anında kapandığı görülmüştür.
Venablock uygulamasında, ucunda lazer ışığı olan katater, ultrasound eşliğinde damar içine sokularak, çok az oranda siyanoakrilat (1cc) damar duvarında yapışkanlığı ve sonrasında damarın tamamen kapanmasını sağlamaktadır. Ultrasound yardımıyla damarın anında kapandığı görülmekte ve hastaya sadece kateter giriş bölgesinden az miktarda lokal anestezi uygulanmaktadır. İşlem sonrasında hastalar ayağa kalkmakta ve günlük işlerine devam etmektedirler. Ağrısız ve 30 dakika gibi kısa bir sürede yapılan tedavi sonrasında, varislerinden tamamen kurtulmaktadırlar.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığımız ameliyatsız tedavi yöntemleri İzmir’deki varis kliniğimizde başarı ile uygulanmakta ve hastalarımız günlük rutin işlerine ve hayatlarına hemen tedavi sonrasında dönebilmektedir.